Justice Unity Platform/Association (YBP/YBD) is the “Ku Klux Klan” (KKK) organization of this age. The KKK organization, which was founded in the United States in the 19th century on “anti-Black people”, resurrected 150 years later in our country under the name of YBD, under the name of “Anti-Gülen Movement”. YBD is much more powerful and dangerous than the KKK because it acts under the control of the government and uses the judicial power. Everyone who took an active role in the establishment and activities of this structure has clearly confessed…
Daha Fazla OkuEtiket: fahri kasırga
128 Milyar Doların Kaybolmasında HSK ve CHP’nin Rolü?
Pek çok siyaset yorumcusunun yaptığı gibi başlıkta yer alan sorunun cevabını, CHP’nin perspektif darlığı, kötü yönetimi gibi unsurlara dayandırmıyorum. Tam aksine, bilerek, isteyerek, başından beri tercih ettiği ve bilinçli olarak AKP ile ortaklaşa yürüttüğü en temel politikasına dayanarak söylüyorum. Çünkü; Türk yargı politikası, CHP’de bulunan birkaç insanın saygıdeğer insan hakları aktivizmine rağmen, AKP-CHP ortak yürüttükleri bilinçli ve planlı bir politikadır. Uzun süredir Merkez bankası varlığındaki 128 milyar doların izinin bulunmaması nedeniyle muhalefetin öncülüğünde “128 Milyar nerede?” sloganıyla kampanyalar yapılıyor. CHP genel başkanı 25 Mayıs 2021 tarihinde parti grubunda yaptığı konuşmada:…
Daha Fazla OkuYARGININ KERBELASI
YARGININ KERBELASI Source link
Daha Fazla OkuHUKUKUN NAMUSU
Hukuk ile onun haysiyet ve şerefini koruma sorumluluğu hâkime aittir. Bu mesuliyetini gereği gibi yerine getirebilmesi için hâkim, hukuk tarafından yeterli ve gerekli teminatlar ve yetkilerle donatılmıştır. Belirli bir sorumluluk altında bulunan ve buna paralel yetkileri kuşanan birisinin, yükümlülüklerine uygun davranmaması haysiyetsizliktir. Hâkim yapması gerekenleri yapmama veya asgarisiyle yetinme lüksüne sahip değildir. Hukuka yapılan saldırılara kaynaklık etmesi düşünülemeyecek hâkimin, dış kaynaklı olan saldırıları da sinesine çekmesi tahayyül edilemez. Hâkimin, hukuka yapılan saldırılara usulüne uygun olarak isyan etmesi yeterli olmayıp, hukukun sağladığı meşru vasıtaları kullanarak saldırıları bertaraf etmeye çalışması gerekir. Böylesi…
Daha Fazla OkuDİKİLEN FİDANLAR VE KARANLIĞA YAKILAN MUMLAR
Türkiye 2000’li yılların başlarında ekonomi, uluslararaıs ilişkiler, toplum ve hukuk alanlarında gerçekleştirdiği reformlarla “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” hedefine hızlı ve güvenilir adımlarla ilerlemekteydi. Bunun somut verileri vardı elimizde. Ancak atılan adımlar, toplum nezdinde tam anlamıyla bilinip hissedilemediğinden dolayı kırılgandı, hassastı, ürkekti. Ortaya konulan güzel eserler ve niyetler her an zarar görebilir, kötücül düşünceler tarafından yok edilebilirdi. Toprakla daha yeni buluşup kök salmaya başlayan bir fidan misali ortaya konulan reformların meyveye durması için zamana, ilgiye ve korumaya ihtiyaçları vardı. Aksi halde komşunun haylaz çocuğu, evin yaramazı, kendini bilmez bir vandal ya…
Daha Fazla OkuHUKUK VE MAZİ İLİŞKİSİ
Geleceğin tayininde geçmiş önemli bir role sahiptir. Yaşanılan anın maziyle irtibatı koparılamayacağı gibi, geleceği şekillendirmesinin önüne de geçilemez. Bir nehir misali zaman, içinde bulunulan ana göre, öncelerden gelip, bugünden geçerek yarına doğru yoluna devam eder. Bu nedenle zaman kesintisizdir; devamlılık arz eder ve bütüncüldür. İnsan gibi, onun ürettiği ve karşılıklı etkileşim içinde bulunduğu her bir sosyal olgu da canlıdır. Onlar da zaman çizgisinin bir noktasında doğup, bu doğru üzerinde hayatiyetini devam ettirirler. Bir insanın yaşamını nasıl çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve ihtiyarlık gibi kısımlara ayırabiliyorsak, toplum içinde insanla beraber yaşam süren,…
Daha Fazla OkuHâkimin Siyaseti Adalete İhanetidir
Hukukçu olma erdemi peşinde koşmayan, bu şerefi yegâne makam olarak telakki etmeyen, görevinin yüklediği sorumlulukların idrakinde olmayan bir hâkim, adliye içinde kendini yabancı hisseder, orayı kendi evi ve mülkü gibi görmez. Sürekli bir korku ve endişe duygusu içinde kıvranır durur; tedirgindir. Varlığını ikame ve idame ettirmek adına, kendini yaratan ilke ve değerlere sıkıca sarılmak yerine, gözünü dışarılarda gezdirir, gönül kapısını başka duygu ve düşüncelere açar. Böyle bir ruh ve bedene sahip bünyede “Adalet Tanrıçası’nın” ilanihaye kalacağını düşünmek safdillik olur. Zira O, ilahi aşkı temsil eder; kendine şirk koşulduğunda, ikinci plana…
Daha Fazla OkuDüşman Ceza Hukuku
Günler, aylar, yıllar birbirini kovalayıp dururken adına “Yargı” denilen mekanizmanın elinden çıkan her biri ayrı bir “cinayet” niteliğindeki kararların ardı arkası kesilmiyor. Sistemin mağdur ettiği muhalifler, yakınları, hak savunucuları, öyle veya böyle vicdanı harekete geçen herkes hukukun temel ilkelerini ezberledi. Ceza hukuku ve idare hukuku başta olmak üzere hukukun temel kurallarını iyi birer hukukçu gibi öğrendi ve içselleştirdi. Bu tecrübe, her haksız karar ve muamele karşısında insanları önce şaşkınlığa, zamanla ümitsizliğe sevketti. Neden düşünen, yazan, çizen, eleştiren insanlar cezalandırılıyor? Muktedirin emir kuluna dönüşmeyen kamu görevlisi, yargı mensubu neden işinden ve…
Daha Fazla OkuBağımsızlığını MENFAAT Karşılığı Satan Yargı
Hasan Dursun Bakırköy Adliyesi’nde görevli Cumhuriyet savcısı Tamer C.’nin çalışma arkadaşları yanında adliye dışından bazı kişileri ucuz araba ve arsa vaadi yanında cinsel suçlarla ilgili dosyalarda sanık ve sanık yakınlarını ‘beraat’ vaadiyle 6 ilâ 12 milyon lira arasında dolandırdığı ve sonrasında kayıplara karıştığına dair haberler medyaya yansıdı. Yine ilgili haberlerde Tamer C.’nin emeklilik dilekçesi verdiği, bu talebinin HSK tarafından uygun görüldüğü yer aldı. Yani HSK, dolandırıcılık yapan bir kişinin adliyede savcı olarak çalışmasını uygun bulmazken, bu şahsın avukat olarak çalışmasında bir yanlışlık bulmamış. Haber bende farklı çağrışımlarda bulundu. Zira Tamer…
Daha Fazla OkuYargı “Er Meydanı’nın Yitik Pehlivanları
Hasan DURSUN Yargı mensuplarının (hukukçuların) ekonomik, sosyal, siyasal olaylara ve yargının sorunlarına dair görüşlerini belirttikleri, gerek gerçek ve gerekse sanal âlemde var olan çeşitli “er meydanları” vardır. Her bir hukukçumuz zaman zaman bu meydana çıkar, hünerlerini sergilerler. Bir hukuk adamı olarak benim de, 2002 yılından bu güne kadar, zaman zaman çeşitli “er meydanlarında” güreş tutmuşluğum olduğu gibi; sahadaki müsabakalara yorumlarımla iştirak edip lehe ve aleyhe tezahüratlar yaptığım, gördüğüm kimi güzel hareketlere seyirci tribününden ellerim kızarırcasına alkış çalmışlığım da vakidir. Bu güne kadar sayısız “pehlivan” davul ve zurna eşliğinde, “zembil”lerinde taşıdıkları…
Daha Fazla Oku